İzmir Mutfağı ve Yemek Kültürü
İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Tarihi geçmişi 8.500 yıl öncesine dayanan ve doğanın sevgili yüzüne sahip olan Ege ve özellikle İzmir'de tarih boyunca kuşaktan kuşağa çoğalarak aktarılan bir mutfak kültürü süregelmiş ve EGE MUTFAĞI tamamen özgün yapısı ile mutfak kültüründeki yerini almıştır.
Ege Mutfağı denildiğinde akla ilk gelen elbette
zeytin ve
zeytinyağıdır. Karadenizde
hamsi, Güneydoğu Anadoluda kebap neyi ifade ediyorsa, Egede de
zeytinyağı onu ifade ediyorHem de 2.500 yıldır.. Heredotun On iki İon kenti arasında ismini saydığı, Urla-Çeşme yarımadasının kuzey kıyısında yer alan Klazomenaideki
kazılarda ortaya çıkarılan antik
zeytinyağı işliği, bunun en büyük kanıtıdır. Yine, Egenin lacivert mavi sularındaki batıklarda bulunan amforaların üzerinde yer alan etiketlerden öğrenmekteyiz ki
zeytinyağının ticareti Egeden Akdenize tüm ticaret kolonileri arasında yoğun olarak gerçekleştirilmekteymiş. Ege
yemek kültürünün temelini
zeytinyağı oluşturur. Etli
yemekler, sebzeler, pilav, dolmalar, tamamen
zeytinyağlı olarak pişirilir.
Egeliler taze
zeytinyağının üzerine kara
biber, tuz ve istenirse kekik serperek kızarmış ya da taze ekmeği içine banarak tulum
peyniri ile yerler. Zeytinyağı Ege mutfağının ilk aktörü ise ikinci aktörü de bin bir çeşit olan otlarıdır. Gerçekten de Ege mutfağını yeşil mutfak olarak tanımlarsak yanılmış olmayız. Ebegümeci, sarmaşık, ısırgan, cibez, turp otu, kenger,
hindiba, şevket-i bostan, gelincik, labada, kuşotu, sinirotu, helvacık, radika, deniz
börülcesi,
kuşkonmaz, arapsaçı, marata, tarla çakısı, tarla çivisi, su teresi... liste uzadıkça uzamaktadır. Mümkün olduğunca az pişirilen bu otlar, böylelikle hem renklerini hem de doğadan aldıkları mucizelerini eksiksiz bir şekilde soframıza ulaştırmaktadır. Üzerlerine
limon suyu ve altın renkli
zeytinyağını da eklediğinizde ortaya tadıyla ve görüntüsüyle keyfine doyum olmayan lezzetler çıkar.
Otların bolca ve lezzetli olarak tüketilmesinin yanı sıra Ege Mutfağında başta
börülce,
pırasa,
patlıcan olmak üzere sebzeler de diğer yörelerden daha çok kullanılmaktadır. Keşkek,
patlıcan böreği,
mercimekli bükme, katmer, çeşitli yahniler, gözleme, özel gün ve
yemeklerinin başında yer almaktadır. Giritten İzmire gelen, Anadoludan Girite ve Egenin karşı kıyılarına giden o kadar çok lezzet var ki, saymakla bitmezEge çevresindeki her kültür; örneğin Yunanlılar, Rumlar, Boşnaklar, Arnavutlar, Yahudiler ve Levantenler, bizimle birlikte paylaştıkları ortak kültür ile ortak bir mutfak kültürünü de yaratmışlardır. Yahudilerin boyozu İzmir ile özdeşleşmiş, Priştinenin Arnavut
ciğeri gün batımında sofraların baş mezesi olmuştur. Böylece de Egenin iki kıyısı arasındaki mutfak kültürü de iç içe geçerek birbirlerinden ayrılmaları da mümkün değildir.
Bizleri biz yapan bu duygularla yaşayan mutfak kültürümüzün, gelecek kuşaklara kesintiye uğramadan, zarar görmeden ve özünü hiç yitirmeden ulaşması gerekmektedir.